Yoksullar Kimin Derdi

(Şubat 20, 2020 baytarisak.blogspot.com)

undefined

Yoksulluk da varlık gibi hep olacak. Yoksular ve zenginler aynı zamanda yaşayacak. Yoksulluğu kim durduracak, yoksullara kim bakacak? Toplum, devlet, belediye; komşu, devlet adamı, siyasetçi… Hangisi ne iş yapacak?
Türk Dil Kurumu’nun “Devlet” kelimesi için verdiği birinci tanım şöyle:“Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş milletler veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık.”
Tanıma göre devlet derken makro ve soyut bir yapılanmadan bahsediyoruz. Biraz somutlaştıracak olursak; belli bir toprakta, birlikte yaşamaya karar vermiş milletlerin; milleti oluşturan fertler ya da topluluklar eliyle yapamayacağı büyük işleri; millet ve toprağın kaynaklarını kullanarak yapmak üzere memur edilmiş kurum demek mümkün.

Bu büyük işler; dış güvenlik, iç güvenlik, eğitim, hukuk, sağlık; silahlı güç, para ve bayrak gibi başlıklardan oluşuyor. Bu işlerin en önemli boyutu ise regülasyon; düzen, düzenleme. Millet bu gücü seçilmişler eliyle kullanıyor. Hanedanlarda dahi bu böyle. Hanedan kendisine verilen görevi ifa edemediğinde alaşağı ediliyor. Günümüzün seçimlerinden farkı sadece “zaman” ve “usul”.
Devletin yoksullara yardım etmek gibi bir misyonu yok. Ancak yoksullukla mücadele için düzen ve düzenlemeler bir devlet işi. Devlet yoksula yardım yolunda herkese ait olan imkanları kullanamaz. Bu yüzdendir ki devlet eliyle yoksullara yardım etmek isteyenler, yardım için vakıflar kurmuşlar.
Belediyeler yani beldenin müşterek şehircilik işlerini görmek üzere kurulan belediyelerin de yoksullara yardım etmek gibi bir misyonu yok. Buna karşılık beldedeki yoksullukla mücadele etmek, yaptığı işlerle beldenin refahını artırmak bir belediye işi. Varlık sebepleri bu.
O halde yoksullarla kim ilgilenecek? Yoksullarla toplum ilgilenecek, ilgilenmeli. Aile, akraba, komşu, arkadaş, dost… insanlığın ürettiği toplumsal kurumların en önemli misyonlarından biri yoksullarla doğrudan ilgilenmek. “Komşu komşunun külüne muhtaç”, “Herkes kendi evinin önünü temizlese”, “Sağ elinin verdiğini sol elin duymasın”, “el eli yıkar el döner yüzü yıkar”… toplum dayanışması ve yoksul/yoksun olanla dayanışmanın bayrağı olan yüzlerce sözümüz var.
Dinimiz de yoksulları toplumun varlıklılarına emanet ediyor. Bu konuda pek çok ayet var: “Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nur Suresi 22. Ayet Meali)
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Nur Suresi 36. Ayet Meali)
Konu hakkında diğer ayetler de aynı kavrayışı vazediyor. Eksiği bile olsa yoksulun yoksulluğunu giderme bir toplum ödevi olarak tespit ediliyor.
Zaman zaman istismar edilse de tarih boyuncu kurduğumuz vakıflar, insani ve dini olan bu anlayışın eseridir. Hepsinin temelinde, varlıklı olanların yoksul-yoksun olanlara karşı görevlerini ifa arzusu yatmaktadır.
Ancak, fekat, lakin, velakin… modern pratiğimiz hiç böyle değil. Devlet ve belediyeler yoksulluktan çok yoksullarla ilgileniyor. Seçilmiş ve atanmışlar örnekler üzerinden bütün meseleyi çözdükleri mesajını vermeye çalışıyorlar. Yoksullara karşı asıl sorumlu olan toplum bu durumu bir fırsata çeviriyor ve vebali kurumlara atarak her türlü sorumluluktan kurtuluveriyor. Vakflar? Eskiden vermek için kurulan vakıflar artık almak için kurulduklarından bu bahse gittikçe uzak düşüyorlar.
Yoksullukla ilgilenmesi gerekenler yoksullarla daha çok ilgileniyorlar çünkü her yoksuldan artı iki oy almak mümkün. Oy olmasın meşruiyet diyelim.Birinci meşruiyet bizzat yoksulun yoksulun verdiği meşruiyet. Çoğunlukla oy. İkinci meşruiyet ise yoksula bakmakla yükümlü olduğu halde onu devlet ya da belediyeye havale edenlerin tanıdığı meşruiyet. Oysa yoksula yönelmiş bu bükülmüş ilgi yoksulluğu derinleştiren bir etkiye sahip. Var olması gerekiyor zira meşruiyet madeni olarak işliyor. Bu ilginin sosyal medya hesaplarında parıl parıl parlatılması bu yüzden.Yardım paketleri üzerindeki markalar, isimler, amblemler bunun için var.
Bu arada yoksulun derdiyle dertlenmesi gereken toplum varlığını paylaşmıyor. “yoksulu paylaşmak”la yetiniyor. Paylaşmayı, yoksulu sırtından atmanın bir aracı olarak kullanıyor. Adam ölümle can çekişirken haber yapmaya çalışan muhabir gibi insanlar da yaşanan dertleri beğenilme, paylaşılma, ünlü olma fırsatı olarak değerlendiriyorlar. Böylece yoksul derdiyle dertlendiğini söyleyen tarafından da istismar ediliyor.  
Devlet ve belediyeler yoksullukla mücadele etmeli, yoksullukla mücadele etmenin şartlarını oluşturmalı, eğitimini vermeli. Toplumu dayanışma, paylaşma şuuruyla teçhiz etmeli. Konuyu bir istismar aracına dönüştürenleri terbiye etmek başta olmak üzere; düzen kurmalı, denetim yapmalı. Bundan ötesi boş iştir, boşuna iştir. Devlet ve belediye ancak herkese verebileceği hizmetlerle yükümlüdür. Daha ötesi had aşımıdır. Haddini aşanın zıddına dönmesi mukadderdir.
Kimse kimseyi tanımıyormuş, yoksul kim bilinmiyormuş, bir yardım edince isteyenin ardı kesilmiyormuş… vs. mazeretler toplumu yoksula karşı olan sorumluluklarından kurtarmaz, kurtaramaz. Bir birine bağlı bir topluluk olarak var olacaksak bir birimizi kollamak zorundayız.
Nasıl?
Herkes kendi çevresinden işe başlayacak. Yoksulu paylaşmayacak, varlığını yoksulla paylaşacak. Yakından başlayarak yoksula el uzatacak.
Kendimizi, kentimizi, belediyemizi ve devletimizi bu açıdan hesaba çekmezsek, kökümüze kibrit suyu döküyor olmaya devam edeceğiz. Her geçen gün tahrip gücü daha çok artan bir yangına odun taşımış olacağız. Ne trajedi?!
Toplum ve hayat verdiğimiz kurumlar; vakıf medeniyetimizin aslını günün şartlarına göre ihya ederek hem yoksullukla mücadelede hem yoksula yardımda sahih bir adım atabiliriz. Belki o zaman yerli yerinde olmayan çok şey yerli yerine oturur.
Başarırsak?! Yoksulluk yine bitmez, yoksullar yine olur lakin; İnsan daha insan, devlet daha devlet, belediye daha belediye, vakıf daha vakıf olur. Her yerde umut olur. Güzel olur.

Yorum bırakın