Cem Yılmaz’ı Aydınlatın

Biraz ödemli
Cem Yılmaz’ı seviyorum. Ata Demirer kadar olmasa da (!) başarılı buluyorum. Hasbi, zeki, gayretli, komik, Türkiye’li, biraz ödemli. Son gösterisinde öyle diyordu, öyleydi. Ayrıca, Ali Koç için yardım toplayacak kadar iyiliksever. Her değerlendirmesinin toplumsal bir karşılığı var. NFT ve Netflix açılımıyla birlikte biraz sanattan biraz sanaldan geçiniyor.

Yediğimiz hurmalar
Hepimiz iliklerimize kadar pahalılığı hissediyoruz. Hıyarın 30 lira olması mazotun 15,51 tl olması herkesin canını yakıyor. Korona serüveninin bunun üzerinde etkisi var; şehirleşmenin, iklim değişikliğinin, dünyadaki göçün, tüketim çılgınlığının, çevremizdeki küresel huzursuzluğun vs… faturasını ödüyoruz.

Düşünmeye gerek yok
Bu faturayı yalnızca biz, yalnızca Türkiye’de yaşayanlar ödemiyor, bütün insanlık bir taraftan enflasyon, bir taraftan kıtlık cenderesinde. Görünen o ki bu pahalılık artarak devam edecek. Üstelik tüketim ayak izimiz üreten el izimizden çok büyük. Elimiz işte gözümüz oynaşta, hobidi gırtlak tüketiyoruz. Düşünsenize, dünyanın yarısından fazlası üretmiyor, üretemiyor yalnızca tüketiyor. Aslında düşünmeye gerek yok, yaşıyoruz işte.

İsterseniz hesaplayın

Cem Yılmaz şöyle bir tweet attı: “Eskiden şey vardı , ödediğiniz vergiler size yol, su, elektrik olarak geri dönüyor !! Bir çok giden memnun ki yerinden, çek seneler geçti dönen yok seferinden. Bence hayat pahalılığından yakınmayan biri, ya hırsızdır ya deli. İyi günler.”
Hatlar biraz karışmış. Ödediğimiz vergiler bize yol, su, elektrik olarak dönüyor. Hem de hiç bir dönemde olmadığı kadar. Aksi olsa İstanbul’da suyu bile bulamazdık. Suyu, elektriği maliyetinin de altında kullanıyoruz. İsterseniz hesaplayabilirsiniz.

Delikli para
Hükümetleri aşan bir durum; bir dünya buhranı, bir sistem krizi yaşıyoruz. Hükümetlerin salgın döneminde dağıttıkları milyarlarca liranın da katkısı var pahalılıkta. Mal azalıp para artarsa para ucuzlar mal pahalanır. Daha çok paraya daha az mal alırsınız. “Delikli Para”, “Kalp Para” mevzuu budur. Dünyadaki bütün paralar artık deliklidir.

Pahalılıktan yakınmıyor
Cem Yılmaz’ın paylaşımının birinci bölümü vergi esaslı bir kamu sorgusu. Hakkıdır. Yaptığı paylaşıma gelen yorumlara cevap verirken, yakın zamanda vergi hesabı yaptığını söylüyor.
Paylaşımın ikinci bölümü ise sorunlu; “Bence hayat pahalılığından yakınmayan biri, ya hırsızdır ya deli. İyi günler.” diyor. Hayat pahalılığından yakınmıyor, hayat pahalılığından yakınmadıklarını iddia ettiklerinin, iddia ettiği tutumlarından yakınıyor. Nasıl bir yakınma şekli öngördüğünü bilmiyoruz. Ama onun istediği şekilde yakınmayanları tahkir etmeye hakkı yok.

Kasaba siyasetçisi
Olma şansım yok ama bir komedi sanatçısı olsam, derdim de pahalılığa dikkat çekmek olsa başka bir şey yapardım. 30 liralık etiketli bir hıyar resmi koyar; “ne hayrını gördük ki?!” yazardım. Valla çok da iş yapardı. Paylaşımı tercihidir. Ancak, sataşmaktan siyaset yapmaya fırsat bulamayanlar, bu formu alır siyasetsizliklerine bayrak yaparlar. Türkiye’nin dünya çapındaki bir fenomeni kasaba siyasetçisine dönüverir. Kendisine de tahammül düşer.

Tam bir felaket
Cem Yılmaz’ın vergilerini hesaplarken öfkelendiği daha sonraki paylaşımlarından anlaşılıyor. Herkesin kendi kadar vergi ödediğini sanıyor. Etrafına baksa, sektöründe neredeyse tek başına olduğunu görecek. Politik taraf kokusu taşıyan bir paylaşım yapınca, başka politik taraflardan eleştiriler aldı. Daha da öfkelendi. Bazı yorumlara verdiği cevaplar hiç yakışık olmadı. Yurttan atılıp kendi kapısına geleceğini umduğu arkadaşa verdiği cevap tam bir felaketti. Oysa, siyasetin de siyasi içeriğin de yolu tahammülden geçer.

Vatandaş mutluysa
Bir hükümet için en karlı şey vatandaşının mutluluğudur. Nihayetinde vatandaş mutluysa oyunu mevcut iktidardan yana kullanır. Hali hazırda iktidarda bulunan hükümetin bunu çok iyi bildiğine şüphe yok. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, pahalılığı en aza indirmek için var gücüyle çalıştığına inanıyorum. Bu küresel sorunu Türkiye’de yaşayanlar için tahammül sınırlarında tutmak amacıyla onlarca önlem, politika uyguladılar, uyguluyorlar.

Haktır
Ekonomi yönetimi aynı zamanda beklenti ve psikoloji yönetimidir. Oluşturduğu çekim gücüyle kitleleri etrafında toplayan Cem Yılmaz gibi gerçek fenomenlerin bu yönde önemli bir katkısı olacağına inanıyorum. İletişim Başkanlığı, Cem Yılmaz gibi kitlelere söyleyecek sözü olanları ziyaret edip; ne olduğunu, neden olduğunu, bundan sonra bizi neyin beklediğini anlatırsa, çok güzel bir hamle yapmış olur. Sadece komedinin kalitesi açısından değil, her açıdan. Özellikle Cem Yılmaz’a gidilmesi, haktır. Cem Yılmaz’ın takipçi sayısı iletişim başkanının takipçi sayısından fazla  Lütfen gülme lüksümüz hatırına kendisini aydınlatın. Biz de istifade edelim.

Yorum bırakın