Mesele Darbe Değil

(Aralık 22, 2014 baytarisak.blogspot.com)

undefined

Darbe iktidarı ele geçirmenin gayri meşru bir yöntemidir.
Fahişelik mi darbecilik mi daha eski meslektir bilmiyorum ama darbenin olmadığı bir insanlık macerası yazmak mümkün değildir. Millet olarak darbe ile ilk kez karşılaşmıyoruz.17-25 Aralık’tan sonra şahit olduklarımız bir darbe atlattığımızı gösteriyor.

Darbe iktidarı meşru araçlarla ele geçirme hakkı, cesareti olmayanların başvurduğu bir yöntemdir.
17-25 Aralık darbe girişimin örgütleyenin de böyle bir hakkı yoktu.İktidarı meşru yollardan ele geçirme ihtimalleri olduğu halde buna tevessül edecek cesaretleri yoktu.

Darbe sinsidir ve gizli örgütlenir.
17-25 Aralık darbe girişimini örgütleyenler de devletin bütün kademelerine sinsice yerleşti ve kimseye hissettirmeden örgütlendi.Öyle ki darbe deşifre olduğu halde temizlenemediler. Herhangi biri yakalandığında yaptığı şey külliyen inkar. Başka ne yapabilir ki?!

Her darbenin geniş kitleleri ikna etmek için kullandığı doğruluğu tartışma götürmez gerekçeler vardır.
17-25 Aralık darbe girişimini yapanlar hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, fuhuş, muta gibi geniş kitleleri etkileyecek gerekçelere sığındılar. Tıpkı Kenan Evren’in “Kardeş Kavgası”na sığınması gibi.

Her darbe girişiminin, girişimciler dışında iç ve dış destekçileri bulunur.
17-25 Aralık Darbe girişimini yapanların iktidarla amansız kavgası olan iç muhalifler ve iktidarın dış politikasını değiştirmek, yön vermek isteyen dış destekçileri vardı.Sesleri az da çıksa halen var. Çıkmamış candan ümit kesilmez havasındalar.

Zafere ulaşmış darbenin şakşakçısı çok olur.17-25
Aralık darbe girişimi hedefine ulaşmış olsaydı, hayallerimizi zorlayacak büyüklükte bir şakşakçı sayısına sahip olduğunu görecektik. Hatta hali hazırda iktidar saflarında farkedilmek için bas bas bağıran birçok insanın onların yanında saf tuttuğuna şahit olacaktık.

Darbenin taraftarlarına vaadi vardır.
17-25 Aralık darbe girişimini yapanlar MİT müsteşarlığından, Medya Yönetimine, İş Dünyası Liderliğinden Başbakanlığa kadar her alanda çevrelerindeki herkese vaadlerde bulundular. Hayal kırıklığına uğrayanlar halen saldırıyorlar.

Deşifre olan darbeciler etkisiz hale getirilir.
17-25 Aralık darbe girişimini yaparken suç üstü yapılan darbeciler çeşitli yöntemlerle etkisiz hale getirilmeye başlandı. Kendilerini yerden yere vursalar da, ekonomik özgürlükten, medya özgürlüğünden, insan haklarından bahsetseler de hesapları görülecek. Eşyanın tabiatı aksine müsaade etmez… Su akacak yatağını bulacak.
Her neyse…
Keşke tek mesele sadece darbe olsaydı.
Bu arkadaşlar yıllarca “Biz muhabbet fedaisiyiz husumete vaktimiz yok” dediler. Şu an adları geçtiğinde akla sadece husumet geliyor.
Bunlar “muhabbet”e ihanet ettiler.
Bu arkadaşların referans olduğu insanlar “alnı secdeli” adamlar diye pozitif ayrımcılıkla ödüllendirildiler. Şu an “alnı secdeli” ifadesi geçtiğinde herkes biraz daha şüpheyle bakıyor.
“Secde”ye ve “Alnı Secdeliler”e ihanet ettiler.
Bu arkadaşlar yıllarca insanlığın kurtuluşu için dua ettiler, ağladılar, yakardılar. Maksatlarına vasıl olamayınca ellerini havaya kaldırıp, insanların helak olması için beddua ettiler.
17-25 Aralık’a kadar “din adamı” deyince akla dua gelirken, artık akla “beddua” da geliyor.
“Dua” ya ihanet ettiler.
Bu arkadaşların kurdukları okullara, darbe yapmak istedikleri zevat dahil herkes çocuklarını güvenle emanet etti.
Bu emanetleri Hasan Sabbah’ın fedaileri gibi bendelere çevirdiler. “güven”e, “emanet”e ihanet ettiler.
Risale-i Nur talebeleri ve Bediüzzaman’ın bir mesleği var. Siyasete bulaşmayan, tek bir insanın kurtuluşunu dünyevi bütün meselelerden üstün tutan…
Bu arkadaşlar Risale-i Nur ve Bediüzzaman’ı kendilerine siper edip iktidar peşinde koştular. “Risale-i Nur”a ve “Bediüzzaman”a ihanet ettiler.
“İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla biline mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için”  diyor ya Akif… Bu arkadaşlar bu kördüğümü daha derinleştirdiler. Kur’an ve Cevşen’i gayri meşru iktidar arayışlarında meydanlarda kullanılan araçlara dönüştürdüler. “Kutsal”a ihanet ettiler.
Çocuklar gibi kurumlar da, eğitim gibi pekçok iş te bu arkadaşlara itimat edilerek emanet edildi. Bu arkadaşlar çalışma ortamlarını, otel odalarını, insanların mahremini dinlemeyi, ayıp arayıcılığı meslek edindiler tecessüs şebekesi kurdular. “İtimat”a ihanet ettiler.
Ya “Cemaat” ya “Hizmet” kavramları?!….
Darbenin hesabı bir şekilde görülür.
Ya diğer mevzular?…

Yorum bırakın