Son Gözaltılar Assange, Snowden… Fuat Avni ve Haşhaşiler

(Aralık 16 2014 baydaroglu.blog.com)

undefined

Julian Assange. Avustralyalı. 43 yaşında.Demokratik! Dünya Sisteminin belası. Smokin giyen canavarların binlerce marifetini deşifre etti. Guantonamo’daki hümanist(!) Muamelenin kurallarını, Kenya’daki adil yargılama(!) Kurbanlarını, IŞİD’in bugün kopyasını çıkardığı Amerika’nın IRAK Savaşı’ndaki kibar cinayetlerini ondan öğrendik. Tarihin gördüğü en önemli gazetecilerden biri olarak en son İngiltere’nin Ekvator Büyükelçiliğine sığınmıştı. İngiltere, sığınmacıyı almak adına Ekvator’u tehdit ediyordu.

Assange’in paylaştığı bilgiler “di”li geçmiş ya da “genel” zamanlıydı. Herhangi bir çıkar grubuna doğrudan hizmet etmiyordu. Devletle işi olmayan sivil bir inisiyatifti.Bütün macerası hem kamuoyuna açık hem takip edilebilir…….

Edward Snowden. Amerikalı. 30 yaşında.Amerikan Gizli Servisi ve Ulusal Güvenlik Dairesi’nde çalıştı. Genelde Batı’nın özelde Amerika’nın; iletişim, basın, birey özgürlüğü!… değerler üzerine ne kadar titrediğini, ne çok önem verdiğini deşifre etti. Başına birşey gelmesin diye! Merkel’i bile dinleyecek kadar duyarlı olduklarını gösterdi.Amerika’nın hışmından epey kaçtıktan sonra Rusya’nın kullarına sığındı.Var oldukça ABD-Rusya pazarlıklarında bir madde olacak.
Paylaştığı bilgiler “di”li geçmiş zaman ya da genel zamanlıydı. Özel alan, batı devlet ahlakı, özel hayatın gizliliği vs… insanlığı ilgilendiren konularda farkındalık oluşturdu. Devletin gücünü ele geçirme gibi bir kastı yoktu. Bütün macerası kamuoyuna açık takip edilebilir. ….
Fuat AVNİ. Soyu belli değil. Nereli olduğunu, nerede yaşadığını bilmiyoruz. Yaşı belli değil. Nerede çalıştığı bilinmiyor. Belge açıklamıyor, bilgi açıklıyor. Açıkladığı bilgiler kamusal bir menfaate hizmet etmiyor. Bir çıkar grubu olan Cemaate yönelik kuş uçsa, balık kanat çırpsa, bukelamun tıslasa bilgisi oluyor, bilgi veriyor. Paylaştığı bilgiler “şimdiki” ya da “gelecek” zamanlı. Kimi Fetullah Hoca diyor. Kimi işi Mossad’a bağlıyor.Kurduğu sistem tıkır tıkır çalışıyor.
Kamuoyuna servis etmediği bilgiler ya da belgelerin ne olduğunu kime servis ettiğini kimse bilmiyor. “Paralel Devlet”in delili zatı alisi.

….


Haşiye, Tahşiye, Ekrem, Hüseyin, Salih, Hidayet, Muhterem bilmem. Paralel için çok kameti kıymetleri olduğunu da sanmıyorum. Pensilvanyalı Hoca’nın Gülerce ile ilgili ses kaydında “Umarsızlık”, “Takmazlık” vardı ya… Göz altındakileri umursadığına, takmadığına bahse girerim. Ölseler takmaz.Muhabbet Fedaisi değiller mi?.. Fedai dediğin gerektiğinde ölmesini de bilecek.Demem o ki Ekrem’in başını çektiği grup sadece şov ekibi. Gazetecilik oynuyorlar, poliscilik oynuyorlar, demokratlık oynuyorlar, adalet havarisi oynuyorlar… Ne rol verilse oynuyorlar işte….

….

Geçen hafta Fuat Avni’nin açıklamalarıyla dalga geçmiştim. “Cin Akıl” falan demiştim.
Gelişmeler gösterdi ki çalışan devlet aklıymış; Paralel Devlet Aklı.
Paralel Devlet’in gerçekliği, gücü, yapabilecekleri konusunda, geçen haftadan daha fazla endişeliyim. Fuat Avni, Fuat Avniler deşifre olup gereği yapılmadıkça içim rahat etmeyecek.
Bu kadar önemli mi? Bence önemli. Burası Asya. Bu topraklarda casusluğun, paralel devletin piri Haşhaşilerdir. Bu ne demek?
Haşhaşilerle ilgili bir rivayet var. Ezel Dizisi’nde Ramiz dayı karakteri de anlatmıştı. Birçok yerde de yazıldı.Hatırlatayım:
“Hasan Sabbah yalçın bir dağın tepesindeki bir adam. Kartal yuvası bir kalede otururmuş. Alamut kalesinde.Krallıkları deviren adalet dağıtan, dehşet saçan bir adam.O zamanın Selçuklu Sultanı Selahattin bu Hasan Sabbah’ın peşine kelle avcılarını göndermiş.Hasan Sabbah’ın kellesini istemiş.Gel zaman git zaman Hasan Sabbah’ın elçisi Sultana gitmiş saraya.Elçi gelmiş, Demiş ki,
“Sultana bir lafımız olacak.” Sultan, “Buyur söyle” demiş. Elçi bakmış şöyle bir, demiş ki, bu kalabalıkta olmaz.”Sultan kalabalığı göndermiş. Elçi demiş ki, “bu korumalar da gitsin lafım sana” demiş.

Sultan iyice merak etmiş korumaları da göndermiş. O zaman elçi sultanın yanındaki iki kölemen korumaya bakmış. Demiş ki, “Onları da gönder. “Sultan demiş ki; “Onları göndermem, onlar benim oğullarım, en çok onlara güvenirim. Biz üçümüz bir kişiyiz” demiş. “Hadi söyle yahut ta git.” O zaman elçi o iki kölemen korumaya dönmüş demiş ki; “size kılıçlarınızı çekin ve hükümdara kıyın desem ne yaparsınız?” İki adam tereddüt bile etmemiş, “Emrin olur” demişler. Bunun üzerine elçi arkasına bile bakmadan çekip gitmiş. Ertesi gün Sultan Selahattin, Hasan Sabbah’ın peşine gönderdiği kelle avcılarını geri çağırmış. 

“Neden sultanı öldürmezler? Sultanı öldürmek için emir almamışlardır.
Bu bir paranoya mıdır? Olabilir.
Hz. Hamza gibi bir kahraman Çağrı’da duymuşsunuzdur şöyle diyordu: “Gözümün gördüğü hiç bir şeyden korkmam”
Biz Fuat Avni başta bunların gerçek fedailerini, gerçek fiillerini maalesef halen görmüyoruz, göremiyoruz.
Fuat Avni’yi deşifre edin, cezasını kesin. Bu adımı atlayan bütün cezalandırmalar boş. Burası Asya, bu adamlar Haşhaşi.

Yorum bırakın