İç Savaş Fazındayız

“Dünya Amerika’ya bakarak giyiniyor, soyunuyor; reklam ile sinema sanayileri; yazılı ile görsel basın; caddeler ile meydanlardaki yazılı, çizili, resimli ilanlar, alttan alta, üstten üste, doğrudan yahut dolaylı yoldan habire İngiliz-Yahudi taleplerini, zorlamaları ile dayatmalarını Amerikan nüshasıyla Stockholmden Singapura, Rio de Janeriodan Yokohamaya bütün bir insanlığa yumuşakça yedirmeğe çalışmaktadırlar. Yemezseniz, yememekte direnirseniz, ne olur? Zorla yedirilir. Avrupadışı tabaa-ülkelerin genelkurmayları bu görevi ifaya memurdurlar. Millilik teranesini tutturmuş pek ender bulunur kimi iktidarlar, askeri darbeyle alaşağı edilirler. Bu da mı sökmedi? O takdirde bütün zenberekler, iç savaş doğrultusunda kurulurlar.”
Teoman Duralı merhum, 2000 yılında kaleme aldığı, Çağdaş İngiliz – Yahudi Küresel Medeniyeti kitabında öyle diyor. El Hakk doğrudur.
Türkiye’de hali hazırda, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde; “millilik” iddiası olan bir iktidar var. Daha önce küresel dengede kuş tüyü kadar ağırlığı olmayan Türkiye, Erdoğan’ın cesur strateji ve politikaları sonucunda dünya dengelerinin merkezi oldu. Müesses dünya düzeni; “dünya 5’ten büyüktür” diyen ve bunun gereklerini yapan Türkiye’yi bir tehdit olarak algılıyor. Bu iktidarlarla mücadelede bütün dünyanın bildiği mücadele metodlarının birinci fazı akim kaldı. Muhtıra ile post modern darbe denediler, olmadı. Yargı polis marifetiyle indirmek istediler, olmadı. Bizzat darbe ile devirmek istediler, olmadı.
Bir süredir ikinci faz için zenberekler işliyor. Seçim takvimi yaklaştıkça iç savaş arayışları daha da şiddetleniyor. Mültecilere karşı kışkırtılan ve sahnelenen şiddet, ajan provokatörlerin provokatif eylemleri, kavmiyetçi milliyetçiliğin yükseltilişi, Kürt vatandaşların her fırsatta tahriki, paramiliter güçlerin seçim güvenliğini tehdit ettiği iddiaları, bürokrasi ve iş dünyasına yönelik tehditler, Bebek sahilinde olanlar vs. iç savaş hülyasına taş taşıyor, ateş taşıyor.
Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde “Güvenlik” esaslı şahin politikalar, z kuşağı olarak markalanan gençleri konser yasaklarıyla muhalefet yanında konsolide etmek, bir konseri iptal etmek için il düzeyinde getirilen etkinlik yasakları, bazı siyasi aktörlerin geliştirdiği yakışıksız retorikler, tribünlere oynamak dışında bir marifeti olmayan karakterler… İktidar kanadının bir takım eylemleri de süreci geliştirme noktasında önemli katkı veriyor.
Bir büyük yazıkla, bir büyük ayıpla, bir büyük günahla yüzleşiyoruz. Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek isteyenlere, maalesef en çok Türkler yardım ediyor.
Kaderin üstünde bir kader var. Erdoğan, inşaallah bu tuzaktan da çıkacak. Sürecin sonunda çok kişi tarihin fosseptik çukurunda yerini alacak. Dünyada tavuklarına kış diyen herkese diz çöktürenler, bu kez kaybedecek. Bu dünya için yeni bir başlangıç olacak. Her şeyin bir ömrü var. Ne kadar saldırsalar da can çekişiyorlar.
“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden” bizi helak etme yarabbi ! “Bilelim hasma karşı koymasını /Bizi cansız bırakma Allah’ım!” Amin.

Yorum bırakın