İTLAF

Köpekler, kedilerle dolu sokaklar.
Özellikle köpekler önemli bir sorun kaynağı olmaya başladı.
Saldırganlıkları gün geçtikçe artıyor.
Çeteleşerek örgütlü bir tehdit oluşturuyorlar.
Elbet bir sorun. Elbet çözülmeli.
İtlaf, uyutarak, kısırlaştırarak üç şıklı bir açmazla karşı karşıyayız.

Yıllar yıllar önce bu hayvanlar bahçelerimizin sakiniydi.
Köpek dediğin muhteşem bir alarm sistemiydi.
Çok sayıda tehdidi bertaraf ediyordu.
Avlanmaya köpeklerle gidiliyordu.
Ayak işlerine onlar bakıyorlardı.
Sadıktılar.
Kediler haşere ilacı gibiydiler.
Özellikle farelerle mücadeleyle görevlendirmiş birlikler gibi çalışıyorlardı.
İşe yarıyorlardı.
Sonra hayat formumuz değişti.
Bahçelerin, çitlerin dışına apartmanların içine girdik.
Medenileştik. İşimize yarayan hayvanları dışarıda bıraktık.
Can dostlarımız dediğimiz hayvanları evsizleştirerek, sokağın insafına terk ettik.
Bugün ortaya çıkan tehdidi biz ektik, biz büyüttük.

Bu konuda üç seçenekli bir çıkmazın başındayken parkta gittim.
Günlük güneşlik, aydınlık cıvıltılı bir parktı.
Kahramanımızı orada gördüm.
Sakalları uzamıştı. Saçı ile sakala arasında ayrım kalmamıştı.
Çimenlere Afrodit gibi uzanmıştı.
Tecrübeli tiryakiler gibi sigarası ağzındaydı.
Pırıl pırıl parkta leş gibi elbiseleriyle uzanıyordu.
Evsiz olduğu besbelliydi.

Belki bugün değil ama çok yakın gelecekte, evsizler meselesini çözmek için de seçenekler üretecek miyiz? Diye kendime sordum.
Ürkütücü ama uzak bir ihtimal değil.

Vatansız bırakılan milletleri katletmeyi bir hak gördüğümüz gibi evsiz bıraktığımız insanları öldürmeyi de bir olarak görmemiz yakın gibi.
İnsan zalimdir. Boşuna denmemiş.

Yorum bırakın