Korona’yla Birkaç Gün

Pozitifim
Başımı bedenime sonradan yapıştırılmış bir yük gibi hissedince test yaptırdım. Tedbirlere azami riayet ederek önce işyerine gittim. Duramayınca eve döndüm. Bir odada kendimi izole ettim. Perşembeydi.
Testi 11:00 sularında yaptırmıştım. Arka odada yarı uyanık uzanmıştım. Öğleden sonra telefonda tir tir titremeye başlayınca, anladım, pozitifim.

Okumaya devam et

DİJİTALİZM ve GÖZETLEYİCİ KAPİTALİZM SALGINI

“Ama, asıl bir şey gelmiyor usumuza, İNSAN.” (Korku, Yorumcu) Nuri PAKDİL

İstanbul Rumeli Üniversitesi Küresel Politikalar Araştırma ve Uygulama Merkezi (RUPAM), salgın sürecini, disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alan bir konferanslar serisi düzenliyor.
27 Mayıs tarihinde konuşmacı olarak programlarına iştirak ettim.

Okumaya devam et

SOSYAL MEDYADA BÜYÜ’MEK

“Şans yalnızca hazır olan zihinlere güler.” Louis Pasteur

Konvansiyonel iletişim tek yönlüydü.
Muhabir, yazar, editör, yönetmen, hatip, sunucu bir şey söyler, insanlar; dinlerdi, izlerdi, edilgendi.
Yeni medya iletişimi çok yönlü yaptı.
Muhatap, başka bir kimlik kazandı.
İletişimin hem kaynağı; hem hedefi haline geldi.

Yeni iletişim formunun biçimlendirdiği iletişim mecralarına “Sosyal Medya” diyoruz.
İletişimin, üreteni, çoğaltanı, takdir edeni, tekdir edeni… merkezi; neredeyse her kişi.

Okumaya devam et

Salgının Almancası

(Mart 30, 2020 baytarisak.blogspot.com)

undefined

“Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar.”
Alman Atasözü

JAPON OLSAN SELAM DURURSUN
Bilgiyi tasnif edip kullanma, dosyalamada Almanların üzerine yok. Kendilerine kelepir avcısı da deniyor. Fırsat ürünlerini seviyorlar, takip ediyorlar.Farklı yerleri görmeyi, gezmeyi ezelden beri seviyorlar. Kişisel varlıklarını hobilerinde inşaa ediyorlar. Kahir ekseriyetinin bir hobisi var.

Okumaya devam et

Roma’da Çin İşkencesi

(Mart 30, 2020 baytarisak.blogspot.com)

undefined

ÇOK ACI ÇEKTİLER
İmparatorlukların atası Roma’dır.
Romalılar hali hazır batı ahlakının da atalarıdır.
Asaleti, ayrıcalığı, gücü; imtiyazları olarak kabul ederler.

Baklava desenli karınlar ya da üzerinde çek yazılan mafya göbekleri kuşkusuz en çok onlara yakışır.
Yüksek zevkleri gelişmiştir.
Resimden, müzikten, modadan en iyi onlar anlar.
Bazı seslere basarak konuştukları dilleri, hayat anlayışlarının resmi gibidir.

Okumaya devam et

Yatcaz Kalkcaz mı?

(Mart 27, 2020 baytarisak.blogspot.com)

undefined

“Mezar taşlarını Hasan koyun mu sandın
Adam öldürmeyi Hasan oyun mu sandın”

Drama Köprüsü Türküsü


Uyku için ölümün kardeşi derler.
Bazı durumlarda bizzat ölümün kendisidir.
Araç kullanırken mesela…
Şiddetli soğuk altında ya da kan kaybederken uykuya teslim olursanız; ölümün kucağında kalırsınız…
Bazı tedavi süreçlerinde de hastanın uyuması, bir daha uyanamaması anlamına gelebilir…
Onun için hasta sürekli meşgul edilir, uyanık tutulur.
Zor şartlar altında bilincin açık kalması hayattan, uykuya dalması ölümdendir.
Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz… çocuklar için nihayeti kesin olan bir tekerlemedir.

Okumaya devam et

Çin

(Mart 21, 2020 baytarisak.blogspot.com)

undefined

Şubat’ın ilk hafta sonu Safranbolu’daydık.
Çin, Wuhan, Corona…. bu üç kelime henüz aynı anlama geliyordu.
Kaldığımız pansiyonda birkaç çekik gözlü vardı.
Tedirginliğimizi fark eden pansiyon sahibi; “çekinmeyin bunlar Çinli değil Tayland’lı” diye açıklama yaptı.
Çekik gözlülerden herkes kaçıyordu.
Bu nedenle Çinli olmayan çekik gözlüler, dijital çantalarından “Ben Çinli Değilim” mesajları yayınlıyordu.

Okumaya devam et

Takmıyoruz

(Şubat 21, 2020 baytarisak.blogspot.com)

undefined

Korona. İdlib. Şehitler. Mülteciler. Rusya. Kudüs. Filistin. Ekonomik dar boğaz. Alman Irkçıları. Deprem. Uçak kazaları. Kahtı Rical.

Her taraf herkesi allak bullak edecek olaylarla dolu. 
Ama çok umurumuzda değil.
Atakan’ı takip ediyoruz.
Survivor izliyoruz. 
Reynmenle coşuyoruz.
Kayak yapıyoruz.
Küfür ediyoruz.
…. 
Takmıyoruz. 
Yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız…  bir şeyler üzerimizde anti depresan etkisi yapıyor.

Doktorumuz ne ya da kim bilmiyorum ama iyi ki var. Olmasa halimiz haraptı. Fıkra gibi geçinip gidiyoruz.

Kafama takmıyorum

Mesleğe yeni başlayan genç doktor ilk kez göreve başlayacağı memleketi Trabzon’a doğru yola çıkmış.

Gelen hastalara doğru teşhisi yapabilecek miyim, doğru ilacı yazabilecek miyim diye heyecandan yerinde duramıyormuş.
Görev yapacağı köyün sağlık ocağına gitmiş yerleşmiş.
Ertesi gün hastalarını beklemeye başlamış.
İlk hastası yaşlı Temel gelmiş.
Tanıdığı birini görünce mutlu olmuş genç doktor.
Kısa bir sohbetten sonra Temel’i muayene etmiş, şikayetlerini dinlemiş.
Temel ishal olduğunu tuvaletten çıkamadığını anlatmış.
Genç doktor ilacı yazacak ama ilk günün heyecanıyla ilacın ismi bir türlü aklına gelmemiş.
Yanlışlıkla depresyon tedavisinde kullanılan bir ilaç yazmış.
Bu ilaç kullanan kişinin mutlu olmasını hiç bir şeyi kafasına takmamasını sağlıyormuş.
Aradan bir süre geçtikten sonra Temel’i merak edip köyün kahvesine gitmiş.
Bakmış Temel kahvehanedekileri gülmekten kırıp geçiriyor.
Şakalar, fıkralar, komiklikler…
Temelin yanına gidip sormuş;
-Temel emice, ishal durumun nasıl?
– İshalim eskisi gibi uşağım.
 Her yerimi bok götürüyor ama hiiç kafama takmayrum!

Gündem Akla Ziyan

(Şubat 10, 2020 baytarisak.blogspot.com)

undefined

Kaza var.
Deprem olmuş.
Teröristler saldırmış.
Korana virüsü 360° dünyaya yayılıyormuş.
Bir kadını kocası dövüyormuş, bir genç, dayakçı kocayı öldürmüş.
Abdulhamid-i Sani ebediyete irtihal etmiş.
Bir televizyon programı adalet dağıtıyormuş.
İstanbul’da kar buharlaşmış, Gerede’de konaklamış.

Okumaya devam et